Ramayana Destanı hangi millete aittir sorusu son dönemde oldukça sık sorulmaktadır. Çünkü dünyada en çok bilinen destanlardan biri olan Ramayana 24.000 beyitin oluşturduğu yedi bölümden oluşmaktadır. 3 büyük Hindu tanrılarından biri olan Vishnu’nun yeniden doğumlarından olan Prens Rama’nın hayatta neler yaşadıklarını anlatmaktadır. Yazımız içerisinde bu destanın kime ait olduğundan bahsedeceğiz.
Ramayana Destanı Kime Aittir??
Tıpkı Yunan destanlarındaki yolculuk gibi Ramayana Destanı da Prens Rama’nın Hindistan’ın kuzeyinden güneyine yolculuk edişini anlatır. Herkes tarafından bilinen Mahabharata Destanının ardından en popüler ikinci Hindu destanıdır. Destanlar genellikle yüzyıllar içerisinde farklı yazarların birikimleriyle oluşan ürünlerdir. Fakat Ramayana, yalnızca tek bir kişi olan Hint halk ozanı Valmiki tarafından yazılmıştır. Bu nedenle Hindu kültüründeki yeri oldukça farklıdır. Bu destan Hint halk ozanı Valmiki tarafından yazılmıştır. Böylece Ramayana Destanı Kime Aittir? Sorusuna bu şekilde cevap verebiliriz.
Ramayana Destanı Hangi Millete Aittir??
Ramayana, Hint halk ozanı olan Valmiki tarafından kaleme alınmış bir destandır. Hindistan’ın en önemli üç destanı arasında yer alan Ramayana aynı zamanda dünyanın en popüler destanlarından da biri haline gelmiştir. 24 bin beyitten oluşan ve yedi bölüme sahip olan bu destan Prens Rama’nın yaşadıklarını ele almaktadır. İçeriğinde ise eski Hindu kültürü, dini ve sosyal yaşamına dair bilgiler barındırır. Ayrıca dilerseniz bu içeriğimize benzer olan En Güzel Kitap Hediye Notları yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Nibelungen Destanı Hangi Millete Aittir?
Nibelungen Destanı hangi millete aittir sorusunun yanıtı Almanya olacaktır. Çok sevilen Nibelungen, Almanların şövalyelik ruhlarını yansıttığı önemli bir eserdir. Bu eserde Nibelungen ülkesinin Attila olan mücadelesi anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra destanın içerisinde Avrupa Hunları ve Kağan Atilla ile ilgili de çok sayıda bilgi verilmiştir. Orta Çağ’a ait izler taşıyan Nibelungen, Pagan inançları ve Hristiyan ritüellerini de barındırmaktadır. Bu sebeple Avrupa’nın büyük bir kısmı tarafından kısa sürede benimsenmiştir.
Destan, Siegmund ve Siegelinde çiftinin oğulları olan Siegfried’in bakış açısıyla anlatılır. Kılıcı olmadan elinde yalnızca tek bir sopa ile genç yaşında yollara düşen Siegfried, Mimir adlı bir demircinin yanında kılıç alabilmek uğruna çalışır. Uzun aylar süren çalışmalarının sonucunda ise bir kılıç sahibi olmayı başarır. Bir gün ansızın ormanda yürürken meydana gelen korkunç bir olay Siegfried’in hayatını değiştirir. Bir ejderhanın saldırısına uğrayan Siegfried, ejderhayı yakar ve ondan akan yağlar sayesinde kendini silah geçirmez hale dönüştürür. Ayrıca dilerseniz bu içeriğimize benzer olan Priv Hesap Biyografi Önerileri yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Artık Siegfried’in bedeni delici, kesici ya da ateşli hiçbir silahı geçirmeyecektir. Bu, Siegfried’e tanrının bir lütfu olarak görülmektedir. Siegfried’e zarar veren ejderha Nibelungen ülkesinde yaşamaktadır. Siegfried uzun aylar süren yolculuğun ardından sonunda ülkeye varır ve ülkede yaşayan onlarca farklı ejderha türüyle karşılaşır. Her birine savaş açan Siegfried, silah geçirmediği için ejderhaların darbelerinden de etkilenmez. Bu sayede hiçbir engel karşısında duramaz ve ulusunun bayrağını her yere taşımaya devam eder.
Üç Şehitler Destanı Hangi Millete Aittir?
Üç Şehitler Destanı hangi millete aittir sorusunun yanıtı her Türk tarafından gururla verilmektedir. Bu destan, Fazıl Hüsnü Dağlarca tarafından kaleme alınmış ve Türk milletine aittir. Kurtuluş Savaşı içerisinde meydana gelen çeşitli olaylar anlatılmaktadır. Büyük Türk milletinin cephede askerinin yanında oluşu ve düşmanları mucizevi şekilde yendiği bazı sekanslara yer verilmiştir. Fazıl Hüsnü Dağlarca tarafından kaleme alınmış olan bu eser klasikler arasındaki yerini korumaktadır. Destanın yazarı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın destan ile ilgili bazı mısraları ise aşağıdaki gibidir:
- Durduk, süngü takmış kâfir ayakta, bizde süngü yok. Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden, dehşetten daha çok. Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl, önümüze çıktı bir gece. Korku değil hâşâ, bir büyük düşünce.
- Atıldı Mehmetçik, büyüyü bozdu, bir düşman süngüsüne göğsünden. Bu şehadetle kayalar yarıldı sanki dipçik gürültüsünden. Soruyordu herkes birbirine: “Parlayan şey bu mu?” Muzaffer oluyordu bileklerimizde, tarihin ilk dipçik hücumu. Hayran oluyordu koca gökyüzü, göğüslerimizde büyüyen bahta. 28 Mart günü Adsız-tepe’de çeliğe karşı yalnızca tek bir tahta.
Ana sayfaya ulaşmak için bizdekalmasin.com bağlantısına tıklayabilirsiniz.
Rehber ile alakalı yazılarımıza aşağıdan ulaşabilirsiniz.
- Yeni Oyuncular Ne Kadar Kazanıyor ? Dizi Oyuncuları Ne Kadar
- Evcil Hayvanlarınızla Uçarken Bilmeniz Gerekenler
- Ayrılık Sonrası 30 Gün Kuralı – İlişki Detoksu Nasıl Yapılır?
Son olarak Ramayana Destanı Hangi Millete Aittir? yazımızın sonuna geldik, okuduğunuz için teşekkür ederiz. Bu ve bunun gibi yazılarımızın devamı gelecektir. Takipte kalın.